Banvit BRF Akıllı Çocuk Sofrası kapsamında 23 Nisan’da ebeveynlerin çocukların yeme alışkanlıkları üzerindeki tesirine dikkat çekiyor

Banvit BRF “Akıllı Çocuk Sofrası” projesi kapsamında 23 Nisan’da Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat’ın katkısıyla ebeveynlerin çocukların yeme alışkanlıkları üzerindeki tesirine dikkat çekti.

Toplumsal yatırımlarında ”Sürdürülebilir Gıda” konusuna odaklanan Banvit BRF, çocukların sağlıklı gelişimine dayanak veren “Akıllı Çocuk Sofrası” projesi kapsamında 23 Nisan’da proje danışmanlarından Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat’ın “Ebeveynlerin çocukların yeme alışkanlıklarını nasıl etkilediği’ konusundaki makalesini paylaştı.

Türkiye’nin önde gelen beyaz et üreticilerinden olan Banvit BRF, sürdürülebilirlik çalışmaları çerçevesinde sağlıklı kuşakların yetişmesine ve besin israfının önlenmesine katkıda bulunmak emeliyle başlattığı “Akıllı Çocuk Sofrası” projesini sürdürüyor.  Projeyle çocuklarda hakikat beslenme alışkanlıklarının oluşturulması ve besin israfı konusunda farkındalık yaratılması hedefleniyor. Beslenme alışkanlıklarının çok büyük ölçüde aile içinde edinildiği gerçeğinden yola çıkan “Akıllı Çocuk Sofrası”, ilkokul öğrencileri ile ailelerinin ve öğretmenlerinin sürdürülebilir besin konusundaki eğitim ve farkındalık çalışmalarını kapsıyor

Çocukların gelişiminde beslenmenin kıymetini her fırsatta vurgulayan Banvit BRF, 23 Nisan’da geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımızın yeme alışkanlıklarına odaklandı. Proje danışmanlarından Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat, 23 Nisan’daki makalesinde 1970’lerden bu yana çocukluk periyodunda fazla kilolu olma yüzdeliğinin giderek arttığını ve bunun çocuklar için bir risk oluşturabileceğini belirterek şunları yazdı. “Kiloluluk ve obezite çocuklar için hem toplumsal damgalanma riski taşıyabilir hem de onların sıhhatlerini ömür uzunluğu etkileyebilir.  Elbette her çocuğun yeme alışkanlıkları ailede oluşuyor. Bir çocuğun kilosu hem ailesinin yeme alışkanlıklarına hem de etrafındaki besin alımına ve ulaşabildiği besinlere bağlı. Örneğin, çocuğunuzun kola içmesini istemiyorsanız, ancak konutta yetişkinlerin içimi için kola bulunuyorsa, o vakit çocuğunuzu uzun vadede engellemeniz zordur. Vereceğiniz nasihatlerin yahut koyacağınız bir yasağın fakat kısa periyotta tesiri olur; zira çocuklar birinci evvel yetişkinleri taklit ederek öğrenirler ve hayatta var olurlar.”

Makalesinde Amerikan Pediatri Akademisi’nin sunduğu raporun da bu görüşü onayladığını kaydeden Bolat şöyle devam etti; “Rapora nazaran, çocukların yüksek yağlı yiyeceklere yönelik tercihleri ebeveynlerin yağ tüketim oranıyla direkt orantılı. Münasebetiyle, çocuğun erken gelişiminde yiyecek tercihlerini şekillendiren faktörlerin kaynağı çocuğun içerisinde bulunduğu aile ortamında yatıyor. Çocukların yeme alışkanlıklarını etkileyen davranışsal faktörlere ait çalışma yapan Birch ve Fisher çocuklarda besin tercihlerini ayrıntılı incelediler. Buldukları birinci bulgu ise şu oldu; Anne sütü ile daha çok beslenen çocuklar yeni tatlara daha açık oluyor zira anne sütü ile farklı tatlara maruz kalıyor. Ayrıyeten bebekliğinde çoğunlukla anne sütüyle beslenen ve doyan çocuklar ek besine daha kolay geçerler; zira birçok tat tecrübeleri olmuştur. Daha çok mamayla beslenen ve her öğünde tıpkı tada alışan bebekler ise, ek besine ve yemek yemeye geçmekte zorlanıyorlar. Yani, emzirme periyodundan itibaren ailenin yeme alışkanlıkları çok belirleyici oluyor.”

Bunun yanı sıra yenilmesi istenen yiyeceğin ulaşılabilir olmasının da çok kıymetli olduğunu kaydeden Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat, Baranowski’nin okul çocuklarıyla yaptığı bir araştırmaya dikkat çekti. Araştırmada çeşitli meyve sebzelerin sıklıkla servis edildiği bir okulda, çocukların meyve-sebze tüketiminin yaşıtlarına oranla fazla olduğu ve çocukların meyve-sebzeyi daha çok tercih ettikleri ortaya çıktı.

Çocukların beslenmeleri konusunda evvel ebeveynlerin, sonra da etrafın tavrının çok kıymetli olduğunu belirten Bolat, şunları yazdı; “Beslenme konusunda çocuklara yanlışsız rol model olabilmemiz çok değerli. Unutmayın, bir çocuğun yeni bir tada alışması ortalama olarak 5-10 denemeden sonra oluşur. Bu sebeple bu süreçte zorlamadan, kuralcı olmadan çocuğu o besine kademeli maruz bırakmak değerli. Birebir vakitte çocukların sağlıklı besinlere çarçabuk ulaşabilmeleri ve sıhhatsiz besinlerin mesken ve okul ortamında barındırılmaması da değer taşıyor. Çocuklukta edinilen alışkanlıklarla başa çıkmak bir ömür sürebilir. Çocuklara sağlıklı ve istikrarlı beslenme alışkanlıkları oluşturabilecekleri alan ve imkan sunmak da her birimizin vazifesi.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı